Muhterem Cemaati Scener!
Bugün burada “Kutsal 7D9 Party Report” farizasını yerine getirmek için toplanmış bulunuyoruz. İmdi! İşbu amaca istinaden, sizlere gördüklerimi ve yaşadıklarımı aktarayım.
Bu sene parti konusunda, göbek bağımın beraber kesildiği insanlarda sürü psikolojisinden midir nedir bilmem, biraz kaotik ve kararsız bir ortam hâkimdi. Kendi adıma haklı ve geçerli olduklarını düşündüğüm gerekçelerim var, lakin diğerlerinde de neden böyle bir kararsızlık ve isteksizlik hâkimdi bilmiyorum. Neyse efendim, gece kalmasam ve CPC şov yapmayı düşünmesem de elbette partiye gidilecek, muhabbet edilecek, dostlar görülecek, yeni insanlarla ve önceden yüzyüze tanışamadıklarımla tanışılacaktı. Tabii bunların ötesinde, bol bol demo seyredilip, “şu efekt nasıl yapılmış, bu nasıl olmuş” geyiği çevrilecekti.
Son hafta boyunca Özkan’la epey bir konuştuk. Kendisi “LPG dönüşüm kiti montajı” kurslarına katılmak üzere birkaç haftadır cumartesi günleri Anadolu yakasında oluyor. Bu sebeple karşıya gerekirse beraber geçeriz modunda idik. Lakin haftaiçi kararsızlığı son dakikaya kadar sürdü. Neyse son gece, kurs çıkışında buluşup beraber gitme işini kesinleştirdik. Cumartesi sabahı erkenden kalktım ve hazırlanmaya başladım. Saat 10.30 civarı Özkan’dan bir telefon geldi. Bana “LPG-101 Introduction to LPG” dersinden çaktığı için moralinin bozuk olduğunu ve kursa arabayla geldiğini söyledi. Bu gelişme üzerine yolculuk planımı Özkansız şekilde revize ettim. Ve saat 13.00 civarı da evden çıktım. Tabi önce hanımı gideceği yere bıraktım. Sonra da ver elini Hisarüstü…
Parti mekânına kazasız belasız ulaştım. Ancak, geçen sene arabaları park ettiğimiz yerde bu sefer kapalı bir bariyer vardı ve açacak kimse de yoktu ortalıkta. Zaten çok kalmayı düşünmediğim ve o otoparkın da saat 5 civarını kapandığını bildiğimden dolayı hemen dışarıya parkettim. Bahçeye doğru yürüdüm fakat garip olan, bahçede sigara içen tipler yoktu. Hatta in ve cin top oynuyorlardı. Kapıya hamle ettim, kapı duvar. Dedim nooluyoruz yahu! Hemen 911Özkan’ı aradım. Ağız şapırtılarını dinledikten sonra “ ben yemekteyim, giriş 200m aşağıda ama parti aynı yerde” dedi. Bu arada, benden 15-20 dakika önce gelip hemen yemeğe oturması enteresandı. Arabayı kapalı otoparka aldım ve parti salonuna doğru yürümeye başladım. Yol üzerinde Özkan’ın arabayı görünce, doğru yerde olduğum konusunda içim rahatlamıştı. Tam kapının önünde de Zonguldak tayfasının arabasını gördüm.
Tam kapıdan içeri daldım, dakka bir gol bir salon inledi “vay Alcofribas!!!”. Evet tahmin edebileceğiniz üzere Vigo Effect’e yakalanmıştım. Derler ki, Vigo Effect’e yakalandın mı kurtuluşun yok. Tabii hemen ahiret soruları geldi: “CGTR tayfası nerede”, “Cihaz getirecek misiniz”, “Amstrad getirdin mi”. Tabii bunlara “bilmiyorum”, “getirmedim” gibi yanıtlar vermek de o kadar kolay değil. Açıkçası ne diyeceğimi bilemedim, hâlbuki ben usul usul gelip usul usul gidecektim.
Tam salon kapısından girdiğim sırada “Merhaba Alço” dedi birisi. Kim bu diye baktım, bir yandan da aklımdan “bu Alço lafı ilk Coze’den çıkmıştı acaba o mu” diye bir düşünce geçti. Fakat tanıyamadım. Şaşkın bir şekilde baktığımı görünce kendini James Bond tadında tanıttı: “Merhaba, ben neuro, neurosys”. Tabi yine küçük çaplı bir şok yaşadım. Zira biz IRC ortamından tanıdığımız neuro’nun, bir logger olduğunu sanıyorduk. Meğer kendisi gerçekten kanlı canlı bir insanmış. Fakat bu tanışma faslında sonra kendisini bir daha göremedim. Hatta görseydim hatıra amaçlı bir foto çektirip max’e de gönderecektim. Kısmet değilmiş.
Hemen etrafı kontrol etmeye başladım ve geçen seneki zula köşemizde Zonguldak Tayfasını buldum. Domino ve Yatuyu ile merhabalaşıp yolculuk nasıl geçti muhabbetine daldık. Tr-demoscene’ e attıkları “kahvaltı edeceğiz, yolumuz az kaldı” mesajı üzerine “nerede kahvaltı ettiniz, güzel miydi” diye sordum. Malum bunlar yeme içme kültürüne meraklı adamlar, hatta merakları iş hayatına bile sirayet etmiş. Haliyle bekliyorsunuz ki “şurada meşhur bir esnaf lokantası varmış, sabahları kahvaltı olarak bilmem ne veriyorlarmış, canımızı dişimize taktık, oraya kadar sabrettik ve orada enfes bir kahvaltı çektik kendimize” gibisinden bir şey desinler. Ne yanıt aldım dersiniz peki? Hayatta tahmin edemezsiniz: “McDonalds’da ettik”. İçimden dedim “Tüh sizin yemek kültürünüze!”. Fazla bozulmasınlar diye de hani elitist damaklar için çok fark edermiş gibisinden nezaketen sordum “Hangi McDonalds?”.
Sonra bir ara Joker ile selamlaştık. Gözlerimi şöyle bir etrafta dolaştırdım ve kadim dostum Akermen’i gördüm. Hemen yanına zıpladım. Partiye geleceğini biliyordum ama bir sürpriz yapıp yıllardır adını duyduğum Orçun’u da getirmiş. Tanışma faslını geçtikten sonra Orçun ben kaçıyorum diye hareketlendi. Kalması için ısrar ettik ama oldukça geçerli bir mazereti vardı. Daha fazla ısrar edemedik ve onu otopark girişine kadar yolcu ettik. Bu arada da Özkan ile arabalar arası malzeme transferi yaptık. Özkan tam evden çıkarken makinadaki çamaşırların yıkanması bitmiş. O da ıslak ıslak makinada beklemesinler diye sepetlere doldurup kurutmak için parti mekanına getirmiş. İnanmayan resim galerisinde yeşil sepetlere baksın.
Neyse biz Akermen ile başladık koyu bir sohbete ve Light Festival‘dan girdik Processing‘den çıktık. Bir ara Nightlord geldi selam verdi ve yüzyüze görüştük nihayet. Lakin, ne yazık ki kalabalık ve yoğunluktan dolayı selamlaşmanın ötesine geçemedik. Bu arada seminerler başladı. Nightlord aldı sazı eline, başladı anlatmaya. Konu sanırım “Settopbox kumandalarında sürat felaket midir?” idi. “50ms to 2ms” çalışmasını anlatırken arada gelen “abi biz nerd değiliz, bizim de sosyal hayatımız var”, “abi microsoft’da neden şu şöyle” gibisinden soruları-sitemleri de savuşturmaya çalışıyordu. Fakat bu yüzden, her 30 saniyede bir “Dikkat! Bu resmi bir microsoft söylemi değildir, ben burada microsoft çalışanı-temsilcisi olarak bulunmuyorum” uyarısı yapmak zorunda kaldı. Aslında düşündüm de bunu scroller olarak tişörtüne falan yazması lazım. Artık nasıl yapar da becerir bilemiyorum ama acilen böyle bir çözüm şart.
Akermen ile muhabbet ederken 2 sıra önde hormonlu Amigasını kurcalayan birinin sırtındaki kocaman SB logosu gözüme ilişti. Bu ya Siyasal Bilgilerdi ya da bizim lisenin logosuydu. Kendisini daha sonra dışarıda gördüm ve sordum. Zaten sırtını değil de yüzünü görünce sima tanıdık geldi. Gökçe ile ayaküstü biraz muhabbet ettik. Dur bak arabada biraz birşeyler var dedi. Bagajı bir açtı, ağzına kadar retro malzeme dolu. DivIde’sinden tut da +2’ye, sıfır ambalaj external sürücülere ve epromlara kadar herşeyi yüklenmiş gelmiş. Önceden parti mekanına yerleştirdiği hormonlu Amigaları söylemiyorum bile. DivIde’yi kaptım ve içeri dönüp Arda’yı beklemeye başladım. Bunu görünce yüzünün alacağı hali merak ediyordum. Neyse daha sonra Arda ve RET tayfası DivIde’yi suyunu çıkarana kadar kurcalamışlar.
Skate ve Hydrogen’i parti boyunca koştururken gördüm. Sanırım Compec etkisi olsa gerek, bu sene orga tişörlü adam sayısı yükselmiş ve yaş ortalaması düşmüştü. Peandoas ve retro camiasının ünlülerinin hatıra fotoğrafları da geceye kendi çapında bir damga vurdu. Değerli dostumuz İlker Görkem’i meşhur River Raid’in tasarımcısı diye sunma fırsatını da arada yakaladım. Tolga Abacı geç saatte geldi ve hemen kendisini sıkıştırıp TFE konusunda güncel gelişmeleri almaya çalıştık. Gerçi TFE bitmiş ve çalışır halde hazırdı ama biz kullanamadıktan sonra neye yarar? Neyse baktım Tolga TFE ve diğer projelerinde kullanmak için delik delme amaçlı CNC projesine fazla yoğunlaşmış, işte o an anladım ki TFE’yi en aşağı 1 sene daha beklememek lazım. Acı ama gerçek. 20 sene durmuşuz 1 sene daha bize dokunmaz diyorum.
Bir ara ssg’yi görür gibi oldum ama yanında biri avukat diğeri bodyguard tipli iki kişi daha vardı. İçimden “vay be! sponsorluk işini ne kadar ciddiye almış. Tam takım gelmişler” dedim. Sonra konuşuruz diye kendi hallerine bıraktım. Meğer hem sonrası yokmuş işin hem de yanındakiler avukat-bodyguard’dan ziyade veteran scenerlarmış. Kendisi parti sonrası sitem etmiş “alacağın olsun alco” diye ama “seneye telafi ederiz inşallah” demekten başka birşey gelmiyor elimden 🙂
Deniz Can Çelik de parti müdavimlerindendir, ama nedense bu sene o da epey geç geldi parti mekanına. Biraz ayaküstü sohbet ettik hep beraber. Tabii bu kısa muhabbet de kesmedi bizi. Seneye inşallah 🙂
Sanırım saat 9/10 gibi “bana müsade” dedim arkadaşlara. Benimle beraber 4 kişi daha “eh hadi biz de kaçalım” moduna geçti. O an anladım ki bu sene cidden bir gariplik var. Sebebini bulamadım hala. Biz gidiyoruz diyince Arda ve Deniz hafiften bir ikna çabasına girdiler ama yeterli olmadı maalesef. Özkan kendi arabasına atladı ve biz de 4 kişi benim arabaya doluştuk. Çıktıktan 10-15 dakika sonra Arda aradı ve Witchdoktor’ın geldiğini ve bizleri sorduğunu söyledi. Ne yazık ki trafiğin tam göbeğinde kilit olmuştuk ve dönmemiz mümkün olmadığı için üzüntülerimizi ifade edip “seneye inşallah!” demek zorunda kaldım 🙂
Tabii eve gelince hemen makinanın başına kuruldum ve Arda’dan online parti raporu almaya başladım. RDS yayını yapan radyo gibi güncel hava/yol/trafik/kim nerede ne yaptı bilgilerini aktardı bana sağolsun. Bu bilgilere göre beyaz saçlı biri(Arda ismini hatırlayamadı) gelmiş ve Amstrad ekipmanları kurmuş. Hatta ya bu kişi ya da başka birileri ufak bir demo da yapmışlar. Arada da benim blog’u incelemişler. Ben Görkem Çetin ve kardeşi olduğunu düşünüyorum.
Peki partiden birkaç gün sonra neler oldu ve ortam nasıldı kısmına gelelim artık. Dikkatimi çeken iki olay oldu. Birincisi; Ekşi holding Ceo’su ssg partiden memnun kalmış sanırım ve bu etkinliği sahiplenmek için girişimlere başlamış. Kaleyi içten fethetmek amaçlı olarak tr-demoscene’e “emir bu kadar guzel bir organizasyon ancak senin eserin olabilir, hem tebrik hem tesekkur ederim.” şeklinde bir mesaj atmış. Tahminimce diğer orgalar ve Skate arasında bir iç savaş başlarsa parti işini tamamen kapacağını düşünüyor. Yoksa niye sadece Skate’i tebrik etsin ki? Sermaye böyle birşey işte: Hiç acımaz! 🙂
Parti ürünleri nete düşünce hemen indirdim ve incelemeye başladım. Malum bir ürün, Mac tabanlı olduğu için ayrıca bir ilgimi çekti. Mac de olsa exesini indirip sadece meraktan kurcalamaya başladım. Garip birşeyler vardı. Hemen Arda’ya “olm bunu ne ile yazmışlar yahu” dedim. Yanıt “C++ ile yazmışlar hem de 4 saatte” gibisinden birşey oldu. Fakat esas bomba bundan sonra patladı. Oysa şimdi diyorum ki keşke sormaz ve kafaları bulandırmaz olaydım 🙂
Güzeldi be! Teşekkürler: Bakkada, Beast, Datura, Endo, Hydrogen, Norvax, Skate, Boğaziçi Üniversitesi Bilişim Kulübü Compec
Heheh beklenenden kisa ve pek cok dusuncenin ice atildigi bir party raporu olmus gibi geldi bana. Ama her zamanki bazi alcofribas’sal kalite attributelerine sahip guzide bir parti raporu. Eline saglik hocam
Eh parti öncesi gitsek mi gitmesek mi, katılsak mı sıkılsak mı diye tartıştıktan sonra önden aldığımız göreli hatalı bir kararla kalkmış ve birkaç güzel muhabbeti kaçırmış oldun alco. Fakat partinin sonuçlarına bakınca belki de “çok da iyi yapmışsın” demek gerek, lakin sürüden ayrılmayanları kurt kaptı bu sefer.
Çok güzel bir rapor olmuş dostum, emeğine sağlık.
Bu arada çok iyi bir McDonald’s biliyorum, harika mengene dolması yapıyorlar. Gidelim bir ara… 😉
Partinin çok güzel bölümlerinde aramızda olamadığına üzülsem de herşeye rağmen gelmiş olman ve bu raporu yazdığın için çok teşekkürler Alcofribas. Raporunun içinde birkaç yerde birden “inşallah seneye” lafı geçmiş. 7DA için çalışmalara çoktan başladık bile. Geçen sene “seneye” diye planladığın ne varsa Aralık 2010’a kadar zemin hazırlamak için vaktin var kardeşim. Bu sene de “seneye” dememen için erken bir hatırlatma yapayım dedim.
Süper rapor olmuş, zevkle okudum :). Bu arada partide amma adamı kaçırmışım yahu? Deniz Can Çelik’i görmedim bile, Peandoas’ta mı gelmişti? Vay be! Bu sene sınav patlamayacak partiyle aynı tarihe inşallah :).
Vay be bu kadar uzaklardan bile bir sekilde parti raporunda adimi gecirmeyi basarmisim cok mutluyum arkadaslar 🙂 bir gun bir partide gorusuruz isallah alco’cum ama gazoz ikramlarini kabul etmezsem bozulma sakin 🙂
7DA’da gazozlar benden!